Sosyal Medya Olmasaydı Hayat Nasıl Olurdu?
Lafı hiç dolandırmadan ve afilli “sosyal medya” tanımlarına gerek duymadan direkt konuya girelim mi? Çünkü artık hepimiz -ister istemez- bir parçası olduk Instagram, Twitter, Youtube, Tiktok gibi “sosyal iletişim” araçlarının. Hatta bu araçları o kadar çok benimsedik ki belki de etrafımıza eskisi kadar bakmıyoruz bile.
X ve Y kuşakları için bilindik olan fakat Z kuşağı için hayali bile zor olan “sosyal medya olmasaydı ne olurdu?” düşüncesi; bazı büyük şirketlerin birkaç saatliğine çöktüğü durumlarda tekrar tekrar kendisini hatırlatabiliyor. Bu deneyimler de nüfusun büyük bir kısmı açısından olumlu tepkiler uyandırmıyordu tabii. Genel olarak bakıldığında sosyal medya, kişilere en basit tabiriyle “sosyal” bir çevre ve bu oluşturduğu çevreyle etkileşim, iletişim kurma olanağı sağlıyor. Tüm bu kaynakların olmadığı bir dünyanın hayali de bazıları için kıyamet, bazıları için ise cennet gibi görülebilir. Ancak inkâr edilemeyecek olan nokta şu ki; iyi ya da kötü, bu araçlar olmaksızın artık bir hayat hayal edemiyoruz.
Şöyle yapalım; “sosyal medya bana kendimi (…) hissettiriyor” şeklinde bir düşünelim. Başlangıçta “iyi” ya da “önemli” gibi kelimeleri öncelikli olarak düşünebiliriz. Evet, sosyal medya tüm etkileriyle kişileri gerçekten de önemli hissettirebiliyor. Çünkü sosyal mecralarda belirli bir takipçi çevresine ulaşmışsanız, yazılı ya da görsel bir paylaşım yaptıysanız çevreniz yazdığınız ya da paylaştığınız şeyleri genellikle beğenme eğilimi gösteriyorlar. Peki ya sonra? Sonrasında sevilme, beğenilme, onaylanma ve takdir görme beklentileriniz tatmin olmuş oluyor. Zamanla bu his, giderek daha da lezzetli hale geliyor ve sosyal medya hesabınız hayatınıza çeşitli tetikleyicilerin yardımıyla şekil vermeye başlıyor. İşte bu kadar basit!
Düşüncelerimizi daha genel istatistiklere dayandıralım; Türkiye, Ocak 2021 itibariyle 84,69 milyon nüfusa sahip. #Digital2021 raporlarına baktığımızda ülkemiz nüfusunun %77,7’si internet kullanıyor ve 60 milyon kullanıcı aktif olarak sosyal mecralarda kendisini gösteriyor. Bu kullanıcıların %94,5’i de internete sosyal cihazlardan bağlanıyor. Tüm bunların yanında bir önceki yıla göre internet kullanıcı sayısı 3,7 milyon artarak %6 oranında yükselmiş görünüyor.
Sosyal medya hayatımıza bu denli işlemişken olumlu etkilerinden bahsetmeden olmaz. Peki yaşantımıza ne gibi artıları var bu sosyal medyanın?
İnteraktif İletişim
Sosyal mecralar, insanların interaktif bir şekilde iletişim ağının bir parçası olmasına olanak sağlar. Bu iletişim ağında kaynaklar da alıcılar da kullanıcılardır. Sosyal medya sürekli olarak dinamik ve güncel bir yapıdadır. Bu durum da hızlı dönüşlerin alınmasına, planlamaya ve problem çözme süreçlerine oldukça olumlu etkiler sunar. Bilginin bu denli hızlı bir biçimde yayıldığı ve tüketildiği sosyal medya dünyası, aslında tüm kullanıcılara sürekli olarak öğrenme, araştırma ve merak duymanın yanında sorgulama durumu halinde olmamız gerektiğini de hatırlatır.
Düşük Bütçelerle Büyük Hayaller Kurabilme İmkânı
Geleneksel medya araçlarına kıyasla düşük maliyetlerle reklam olanağı oluşturulabilen sosyal medya platformları, küçük işletmelerin ve hayallerine kısıtlama koymayan her kullanıcının en yakın dostudur. Verilen reklamlar çok az bir uğraşla, bir tık sayesinde saniyeler içerisinde milyonlarca kişiye ulaştırılabilir.
Sosyal Medya “Sosyal” Yaşantı Sağlar
Sosyal mecralar, evden çıkmak zorunda kalmadan sayısız insanla tanışmanıza olanak sağlar. Sizinle aynı ilgi alanlarına ve hobilere sahip diğer kişilerle kolaylıkla ve hızlı bir biçimde bağlantı kurmanıza yardımcı olur.
Peki sosyal medyanın hayatımızda olmadığını varsayarsak, olası senaryolar sizce nelerdir?
Günümüzde bunu hayal etmek muhtemelen birçok kişide boşluk ve sessizlik hissi yaratacaktır. Bu durumun “iyi” ya da “kötü” olacağını söylemek zor fakat “farklı” olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Toplum olarak “bağlantısız” bir hayat bizi bekliyor olurdu. Genel bilgiler bu kadar hızlı yayılmaz ve kişilerin kendilerini kolayca ifade edeceği kanallar olmazdı.
Bilgiye Ulaşmak Daha Uzun Sürer
Dünyanın herhangi bir yerinde neler olup bittiğini şu an sosyal medya vasıtasıyla kolaylıkla öğrenebiliriz ve bu bilgiler her saniye güncellenir. Bilgi akışı için akşam haberlerini ya da sabah gazetelerini beklemeye gerek kalmaz. Hayal etmesi zor değil mi?
Dergiler, Mektuplar ve Kartpostallar Dönemi Yeniden mi?
Şöyle bir düşünün; dijital görüntülerin olmadığı bir gün mümkün mü? Sosyal medyanın olmadığı bir dünyada günlük fotoğraflar da olmazdı. Kendimizi eğlendirmek, tutku duyduğumuz konuları okumak için dergileri okumaktan başka bir seçeneğimiz olmazdı. Bizden uzakta yaşayan arkadaşlarımız ve ailemizden haber almak için ise mektup ve kartpostallara güvenmemiz gerekirdi.
“Takipçi” ve “Beğeni” Yok!
Sosyal medyanın olmadığı bir dünyada “beğenilerin” getirmiş olduğu sosyal tatminler de var olmayacaktır. Aynı şekilde, nadiren görüştüğünüz ya da düzenli olarak etkileşim sağladığınız yüzlerce arkadaşınız da bulunmayacaktı. Bunun yanında sosyal medyanın etkisiyle hayatımıza girmiş olan olumlu ya da başka türlü yargılar da var olmayacaktı. Bu noktaların olumlu ya da olumsuz analizini size bırakmak en doğrusu.
Farklı “İfade” Kanalları Gerekli
Sosyal mecraların bulunmadığı bir dünyada fikirlerinizi ifade etmeniz için Twitter, hobi ya da ilgi alanlarınızı tanıtmak için Instagram’ınız olmayacaktı. Tüm bunların yanında sosyal sorumluluk projeleri oluşturmak zorlaşır, bağış toplama kampanyaları imkânsız hale gelir, sosyal sorunlar interaktif biçimde tartışılamaz ve somut gerçekler görünür hale getirilemezdi. Geleneksel medya yöntemleriyle bir nebze de olsa giderilebilen bu “ifade” şekli, yine de şimdiki kadar hızlı biçimde geniş kitlelere ulaştırılamazdı.
Sosyal medyanın hayatımıza olan etkilerini bir nebze “farklı” bir gerçeklikle sizlere anlatmak istedik. Unutmamalıyız ki bu platformlardan fayda ya da zarar sağlamak yalnızca bizim elimizdedir. Doğru, bilinçli ve profesyonel biçimde kullanılan sosyal medya, vizyonumuzu ya da yaptığımız işi geliştirmemize mutlaka yardımcı olur.
Bu noktada sosyal medya ajansları, kullanıcıların kişisel marka olmasında oldukça etkilidir; en son gelişmelerden haberdar ederek kullanıcıların dijital dünya düzenine hızlı bir biçimde uyum sağlamasını sağlar. Sosyal medyada trendler ve teknikler sürekli olarak değişiklik gösterir ve bu yeniliklerin takibi sosyal medya ajansının işidir. En iyi sosyal medya ajansları bu noktada nereden başlayacaklarını, hangi platformları kullanacaklarını ve hangi içeriği nerede, nasıl kullanacaklarını iyi bilirler.
İsmail Onur Anayurt, 2020 Kasım ayından bu yana, Fevreka Reklam Ajansı’nda Yazar olarak çalışıyor.
Hayatın geçiciliğinin farkında olarak, yazdıklarıyla dünyaya iz bırakmayı ve fikirleriyle ölümsüz kalmayı amaçlıyor.